İnsanı diğer canlılardan ayıran özellikleri incelendiğinde, eğitilebilme ve “hızlı” öğrenebilme yeteneği, kuşkusuz diğer özelliklerine oranla şaşırtıcı bir şekilde gelişmiştir. Bu gelişimin en büyük sırrı, bilinenin aksine “neden-sonuç” ilişkisine bağlı analitik öğrenmeden ziyade. Psikomotor davranışların temelini oluşturan otomatik öğrenmedir.

Otomatikleşmiş davranışları kısaca; düşünmeden ve daha çok bilinçaltı düzeyde gerçekleştirilen refleksif davranışlar olarak tanımlayabiliriz. Örneğin: Araba sürmeye ilk başladığımız zamanlarda, arabayı analitik bir şekilde sürmeye çalışırız. Vitesi ne zaman geçireceğimizi, debriyajı bırakırken gaza hangi oranda basacağımızı önceden kurgular ve uygulamaya çalışırız. Bu esnada yapacağımız küçük bir hata, sistemin çökmesine sebep olarak, paniklememize hatta fren yerine gaza basmak gibi ciddi tehlikelerle karşılaşmamıza sebep olabilir. Bizim her zaman iyiliğimizi düşünen bilinçaltımız, süreli-tekrarlanan bu hareketleri otomatikleştirerek belirli bir süre sonra, hiç düşünmeden arabayı düzgün bir şekilde hareket ettirmemizi sağlar. Hatta, arabayı sürerken , cep telefonuyla konuşmak , makyaj yapmak, yemek yemek gibi, tehlikeli olmakla birlikte bilinçli davranışların da aynı anda yapılmasını sağlar.

Dil becerilerinde de otomatik öğrenme, analitik öğrenmeye (gramer temelli öğrenme) oranla, çok daha hızlı ve etkili sonuçların alındığı bir öğrenme modelidir. Özellikle yıllarını dil öğrenmeye vermiş, ancak konuşma becerilerinde istediği başarıyı yakalayamamış kişilerin en büyük eksikliği, dili otomatik bir şekilde öğrenmemiş olmalarıdır. Kuracakları her cümleyi,önce parçalara ayırıp, nesneler,özneler, tümleç yapıları, etkenler, edilgenler arasında kurgulayarak, konuşma merkezlerindeki ana dille,hedef dili eşleştirerek iletişime geçmeye çalışırlar. Konuşma merkezinizdeki kelime ve gramer bilgisini bir kum saatine benzetirsek, kum saatinin dolu tarafındaki ana dilimizi, var olan kısıtlı hedef dil bilgisinden geçirmeye çalıştığımızı düşünebiliriz. Bu şekilde kumlar, oldukça yavaş bir şekilde aşağı akacak ve asla istediğimiz o akıcı konuşmaya ulaşamayacağız. Bunun için yapmamız gereken tek şey, kum saatini, yani ana dili ortadan kaldırmalıyız. Kişinin konuşma merkezi suggestopedik yöntemlerle tamamıyla hedef dile odaklanır ve zihnimizin içinde yeni bir dile ait, algılama, eşleştirme ve konuşma merkezi inşa edilerek, otomatik öğrenmenin o büyülü dünyasında çok hızlı yüklemeler yapabiliriz.